29 Temmuz 2013 Pazartesi

Farz-ı misal

           Farz-ı misal derin bir kuyudasın ve oradan çıkman gerekiyor .
öyle hissediyorsun yada düşünüyorsun 

ama tam olarak neden orada olduğunu yada neden çıkman gerektiğini bilmiyorsun.

Bunu ben seçmedim diyorsun, ama koşulsuz kabul ediyorsun. oradan çıkman için gerekli olan şeyleri sıralıyorsun;
1  yukarı atmak için bir ip ,
2 ipin ucuna bir kanca 
ve
 3 bolca umut . 
olmadı, burada bir yanlışlık var diyorsun listeyi tekrar yapmaya başlıyorsun;
1 ipin ucuna bir kanca,
2  yukarı atmak için bir ip 
ve
 3 bolca umut .
 olmadı,yine
 yapamadım diyorsun ,burada bir yanlışlık var 
tekrar,
 tekrar,
 tekrar yazmam gerekiyor diyorsun ve listeyi hazırlıyorsun.
durup düşünüyorsun bulamıyorsun.
kuyu gittikçe derinleşiyor sense hala listeyi hazırlamaya çalışıyorsun;

 kızıyorsun, bağırıyorsun, öfkeleniyorsun, etrafına bakıyorsun, düşünüyorsun  

aklına gelen her şeyi yapmaya çalışıyorsun
 ve hala
 kuyunun dibindesindir.
sen yukarı baktıkça kuyu derinleşiyor ulaşılamaz görünüyor.
belki diyorsun
 hepsi bir aldatmaca , bir şaka işte o an farkına varıyorsun hayatını en büyük aldatmacasını yaşıyorsundur ve sen bunu ancak o zaman fark etmişsindir. 

Farz-ı misal 

diyorsun kendi kendine burada değilim gözünü kapatıyorsun , açıyorsun
 her şeyin eski haline dönmesini umarcasına gözlerini kapatıyorsun ,
tekrar açıyorsun ; hiçbir değişiklik yok.
 Gözlerini kapatıyorsun ,kapatıyorsun, kapatıyorsun ve
 tekrar kapatıyorsun .

 o kadar sıkı kapatıyorsun ki gözlerin hiç varolmamış gibi düşünmeye başlıyorsun 
ve öyle kabul ediyorsun,
artık açmıyorsun , açamıyorsun . 
artık 
ne kuyu 
ne ip 
ne de kanca. 
üçüncü , üçüncüyü hatırlamıyorsun bile artık . 
sadece karanlık bir boşluk senin cennetin, denizin, kumsalın, güneşin oluvermiş .
bir süre düşünüyorsun 
ve artık hiç farz-ı misal demediğini fark ediyorsun ,
 herhangi bir liste yok ,bağıramıyorsun, kızamıyorsun , öfkelenemiyorsun , etrafına bakamıyorsun .
işte o an aklına geliyor 
bu bir aldatmaca değil ,
 bir şaka değil .
 bırakıyorum diyorsun kendi kendine ,her şeyi bıraktım, 
ben artık yokum
 diyorsun oynamıyorum diyorsun bu çok ağır ,burası çok ağır ,burada olmamam lazım ,
gitmem lazım diyorsun ve tırmanmaya çalışıyorsun yüksek duvarlara 

çıkıyorsunda biraz daha belki biraz daha uğraşabilirsem 
belki diyorsun belki kuyudan da çıkabilirim . 
bir adım ,bir adım, bir adım daha atıyorsun kuyunun soğuk duvarlarına ama 

tutunamıyorsun
 düşmeye başlıyorsun aşağıya ,
aşağıya doğru düşüyorsun.  
bitmeyen bir son gibi geliyor sana  ve sonunda yerdesin . 
neden diye soruyorsun kendine
 ardından hemen vazgeçiyorsun bu sorudan .
tırmanmaya çalışıyorsun düşüyorsun ,
 tırmanmaya çalışıyorsun düşüyorsun 
sen denedikçe düşüyorsun , 
düştükçe deniyorsun .
 yavaş yavaş tırnak kırılmaları o kadar da acıtmamaya başlıyor ,
artık o kadar kan akmıyor diyorsun ve denemeye devam ediyorsun. 
Deniyorsun ,düşüyorsun . 
düşüyorsun ,deniyorsun. 
Sen yere düştükçe parmakların kırılıyor ama düşmekten vazgeçmiyorsun . düşüyorsun,kırılıyor.
 Kırılıyor , deniyorsun.
 Artık ellerini kullanamıyorsun bütün parmakların kırılmış, ellerin kırılmış. Senin için en kötüsü de 
artık deneyemiyorsun .
 belki diyorsun , 
belki biri gelir beni bulur ,sesimi duyar .
 çığlık atmaya başlıyorsun 
bütün nefesinle bağırıyorsun. 
Bütün benliğinle yada
 geri kalanıyla bağırmaya çalışıyorsun. 
Bağırıyorsun , nefes alıyorsun. 
Nefes alıyorsun, bağırıyorsun. 
Bağırıyorsun, nefes alıyorsun.
 Bağırıyorsun, nefes almıyorsun.
 Bağırıyorsun , nefes almıyorsun. 
Bağırıyorsun, bağırıyorsun, 
 bağırıyorsun ve
 sessizlik 
edebi bir boşluk
 artık o kuyuda değilsin
 ve artık güneşi görebiliyorsun 
nefes alabiliyorsun , 
koşabiliyorsun .
 koşuyorsun koşabildiğin kadar koşuyorsun ,
 koşuyorsun 
ve koşuyorsun.

sahipsiz cebin çöp olmuş eşyaları


Cebinde binlerce eşya ile dolaşıyorsun .yürüyorsun, koşuyorsun sonra tekrar olduğun yere geri

 dönüyorsun .

Gözlerini kapatıyorsun koşuyorsun ve açtığında tekrar aynı yerdesin.

Elini cebine atıyorsun

birşeyler çıkarıyorsun , birşeyler düşürüyorsun .

Elindekilere bakamıyorsun kafanda düşündürdüklerin var.
Ne kadar kolay harcadım , ne kadar kolay kaybettim diye düşünmeye başlıyorsun.

Ağlıyorsun

hayatında hiç ağlamadığın kadar ağlamaya başlıyorsun ,
hıçkırıklarının arasında boğuluyorsun, nefes alıyorsun
kafanda hala yere düşürdüklerin var, eline bakmıyorsun.

bu benim diyorsun

 buradayım

nefes alıyorum konuşuyorum, koşuyorum diyorsun ama hala  

ağlıyorsun

ağlamamak için bir şey yapamıyorsun.  Bir şeye üzgünsün bir şeyler var

ama bulamıyorsun .

kendini zorluyorsun ama bu kadar kolay harcanabilir mi diye düşünüyorsun,


bulamıyorsun.